Annemin emekli maaşını gidip ben çekiyorum. Bu bankadan da laf aramızda haz etmiyorum çünkü gişedekiler “acayip” suratsız. Her seferinde annemin hesap Ankara’da olduğu için bin bir problem çıkıyor, tef gibi gerilerek gidiyorum. Bekleyenlerin yaş ortalaması 80+. Ben fena halde çıtır kalıyorum diğer bekleyenlerin yanında öyle söyleyim yani.. Büyüklerimiz oturmuş, dizi dizi birbirlerini süzüyorlar. Bir-iki tanesi aralarında sohbet ediyor ama genelde konu hep şikayet, hep şikayet.. Herkesin yüzü asık, gergin.. “Çınn” ötüyor, öndeki teyzenin sırası geldi. İlk dikkatimi çeken kıyafeti oluyor, simsiyah kalın bir çorabın üstüne beyaz burnu açık ayakkabılar giymiş, belli ki yazı getirmiş ama babaannem gibi ayakları dört mevsim üşüyen cinsten.. Elinde bir baston, çok ağır hareket edebiliyor. Saçları kısacık kesilmiş, boynunda rengarenk bir eşarp, hem bastonu idare etmeye, hem ucundan zincir sarkan gözlüğünü takmaya çalışarak ağır ağır gişeye ilerliyor, hiç acele etmeden. Onun işi biterk